İlk kez duyduğum bir şarkıyı dinliyor kulaklarım şu an. Bu yazı onun rüzgarına göre yönetilecek. İyi bir yazar olma sevdalısı hiç değilim. Hiç değil. Ah şu keman sesleri. Yoo, akordeon sesi şu an ki ... Bak gene tüylerimin şaha kalkma sırası. Beynime gizlenen örümcekler çıkıp, kafamın içine norolojik olarakda hissedeceğim bir kıpırtı, bir uyuşma veriyor..Ağzımın kenarlarına kolanın şekeri yapışmış. Yaladıkça dudaklarım buruşuyor.
Az önce bir şiir okudum. Çok susamış olmalıyım 'iyi' sıfatlı bir şiire... Nefesimin durduğunu hissettim. Defalarca nefesimin normal seyrine dönmesi için masamda duran şeker tadını ağzıma yapıştırıp, dudaklarımı buruşturan koladan içtim.. Kalktım .. İki buçuk tur atıp yerime oturdum. Tekrar yudumladım siyah içeceği..
Çok eski bir hayalin içine girdim. Çok eski bir rüyayı gördüm şiirde..
-Çok saçları uzamış, çok ıslak, çok güzel, çok sıcak, çok terli bir kadınla göz göze geldim.. Bana esir kalmış bir nefesin sesini duydum.. Bir araba yolculuğunun ön sağ koltuğundaki yerimi aldım... Bir benzinliğe girip ağladım. Bir acının kalbine oturdum. Bir aşk'a elveda dedim. Bir sızıya daha merhaba...Saçlarımı avuçladım. Sonra kopardım elime gelenleri. Sonra bir kısmını ördüm.. Bir kısmını yaktım.
Aynadaki sessiz yüzüme bir alyans geçirdim.
Aynadaki kadının fotoğrafını çektim.
Aynadakinin kalbine gönderdim..
Sımsıkı giyinip güneşlenmeye çıktım. Çırılçıplak soyunup kar-da yüzdüm... Sonra bir battaniye, bir yorgan, bir yastık.. Yüzümün kirini kapatmaya çalışıp kendimi boğdum.. Ağzımdan lavlar geldi.. Hiç kanamayı beceremedim çünkü... Gözlerime sürme sürüp mezarımı kazdım. Bir bir solucanlarımı seçtim. Saçlarımı okşasınlar diye... Sonra devirdim sandalyemi.... Kimseyi istemedim. Kimseyi kırık dallarıma yaklaştırmadım... Sonsuzluğa kestim biletimi...
Şiir'le çok eski bir rüyanın içinde böyle çırpındım. Bir sancıyı böyle anımsadım. Kurutulmuş bir düşü böyle suladım bu gece...
Bu satırları yazarken akerdeon sesli şarkıyı defalarca dinledim. Bitti ve başa sardım. Bitti ve başa sardım. Bitti ve başa sardım... Bitti ve gidiyorum...
O şiiri merak ettim desem..? Bu arada ben turuncu yeni bir blog ama aynı hayat.
YanıtlaSilSeni özlemiştim. Varlığın sen olduğunu tahmin ettim. İyi ki geldin..
SilŞiir şu ;
ADSIZ MABETTE UYKUSUZ ÖLÜMLER
En akl-ı seliminden en zırdelisine kadar
Uyutmalı idi koynumuzda yılanları
Haydi
Vatana ihanetten yargılanıp birer birer
Müzmin bir intiharı kutlayalım şimdi
Koltuk altlarımda sübyan çığlıkları
Dipçiklerimde paçoz bir tebessüm
Halvethanemde putlar
Doğum günün kutlu olsun ölüm
Doğum günün kutlu olsun.
Zulmün mabedinde hırsım saray burma
Ve bileklerin yerin yedi kat altında
Cilveleşir ruhumla
Zayi olmuş eriklerden
Kayısılardan maada
Göğsünde hüsranı avutan çürük bir kavundan başka nedir dünya
Heba olmuş direklerden teller ötesine
Öyle açık saçık güller sunuyorum ki sana
Baldırlarıma kadar masumsun.
Hani
Ana sütüyle yunmuş ağızlardan
Kana kana içilen badeler hatrına
Bir baltaya baş olmaklığımız tutar diye
Beyaza boyar ay karanlık yüzünü
Ya
İşte
Menfur bir işgaldir aslında
Yüzümün kasılma nöbetleri
İspirtolu dişlerin dumanist felsefesine inat
Narsist bir kıvrım çekiyorum alt dudağında
Tütün çekiyor beni
Şiir çekiyorum
Ve açlıktan nefret ediyorum
Soframıza uzanınca tanklar
Uzanınca yastığımıza
Üçler
Yediler
Kırklar
Bizi ancak uykular paklar
:ğzhnyvz
teşekkür ederim..senide yeniden okumak güzel.
SilAyrıca şiir de anlattığın kadar varmış ve evet 'bizi ancak uyku paklar'
İyi geceler...