26 Aralık 2010 Pazar

Yeni bir adım atmadan önce 'doldurduğum sandalye'....

Duyduğum yeni şarkılar,
Başımı döndüren başlıksız yazılar.
Kendime inandıramadığım masallar...
Yarım kalan cümleler...
Bir bitiş kapısından geçerken aslına başlangıca döndüğüm anlar...
Yazdıkça büyüyen,olgunlaşan ağaç dalından sarkan bir meyve olan ruhum...
Keman sesinin yüreğime vurduğu acılı haykırış...
Söylenmemiş sözcükler ve hiç ısınmayan ayak parmak uçlarımla,ellerim...
Büyük taşların ufalanmasını istediğim anlar...
Kimseye ifade edemediğim adaletsiz cümlelerim...
Terk ettiğim şehirler...
Uzandığım eller..
Utanılan cehennem...
Nefesimden çıkan eski bir kitabın kokusu ve yağmurun toprağa düştüğünde havada bıraktığı o berrak iz...
Savurdum defterlerimi,kitaplarımı...
Yeni bir adım daha atmadan önce haykırdım tüm çığlıklarımı AVAZ AVAZ...
Yeni bir adım atmadan önce siyah beyaz'a boyadım tüm bulunduğum çerçeveleri...
Ve yeni bir adım atmadan önce yazdım bu yazıyı...
Şimdi sandalyemden kalkıp doğrulma zamanı....

20 Aralık 2010 Pazartesi

Hadi beni güldür biraz....

Ogün Sanlısoy Hadi beni güldür biraz deyince ...Tebessüm ediyorum..
Sanki meleğim ellerimden tutuyor beni...
Daha yolumuz var...
Sonuna kadar dayan...
DAYAN
DAYAN
DAYAN...

Dayanacağım..
Yanağımdan usulca öpüyor çünkü... Fısıltılarını sadece ikimiz işitiyoruz...
Şüphem yok....................
Yeterki...

HADİ BENİ GÜLDÜR BİRAZ................................!!!!! Daha çocuğuz biraz......


Matematik... EMİNEM RİHANNA...

Beynimin hücreleriyle geometri çözüyordum dün.
Bilinmeyen denklemler başımı döndürüp,
Mutlak değerde midem bulanmıŞ,
Eşitsizliklerde uyuyakalmıştım....

Eminem'i dinledim... Çok dinledim... Rihannada şarkı söyleyince çırpindı sıkışmış ruhum...

Uyanınca devam ettik beyin hücrelerimle savaşıp matematik çözmeye...

Hayatı çözmeye....


19 Aralık 2010 Pazar

Fahişeler....

Bazı Fahişeler hiç ölmezmiş... Yada masalların sonundaki sonsuza dek mutlu yaşayan prenses değilmiş Fahişeymiş...
İçindeki tüm adaletsizliğe küfreden pislikleri dışarı kusan Fahişeler...
Siyah,sarı,kırmızı,mor saçlı....
Ellerinde bir eşarp yabancı müzik eşliğinde erkeklerin organında oturup onları baştan çıkaran fahişeler...
Onların Asla görülmemiş zavallı hallerini gün yüzüne çıkaran fahişeler...
Dürüstler...
Gülerken ağlayabilen özel yaratıktır onlar...
En duygusuzlarında bile bulunan duygu havuzu mevcut....
Fahişelik yapmayıp kendini öyle gören dürüst mahluklar... Ayakta alkışlayıp onlar için 3 damla gözyaşı döküyorum...

Gözü kapalı yazılan duygu bulantısı notları....

Yıllar geçecek ve karşılaşacakmıydık o ıssız adam filminin son sahnesi gibi...
Gerçekten acıtıyormuş değilmi. Galiba sadece şarkılarda. Ama genede acıtıyor işte.
Katmer katmer büyüttük içimizdekileri.Katmer katmer ihanetleri. Tek suçlu onlarda değildi elbette.
Masumiyetin de bir belgesi yoktu sonuçta.
Yapılan rollerin ne kadarı gerçeğe yakındı,ne kadarının balkonundan sahte yüzler sarkıyordu.
Bitmeyen geceleri avuçluyor,gün ışıklarını gösterene kadar sayfamızı noktalarla dolduruyorduk.
Çok yakından geliyordu bizi anlatan şarkıların,yine bizi haykıran sözleri...
Bağrına bas beni...
Öyle diyordu işte....
Can yakan bir kalabalık yoktu.
Can yakan boşluklar ise hiç bitmemişti.
Deniz kokan şarkılar çalındı kulağımıza...
Benden başka,senden başka,bizden başka kimse anlamadı be sevgili...
Yapılan yanlışların bir telafisi varmıydı. Yaşartılan gözlerin.
Büyüdükçe hiç benzemek istemediğimiz katı babalarımıza, hep salya sümük ağlamaklı bulduğumuz duygusal annelerimize mi benziyorduk yoksa?
Boynu büküklere gülüp kendi eğriliğini göremeyen zavallılar.
Kimsenin okumadığı yazılara bir haykırış bestelerdik biz.. sevgi dolu.. Hissizlik dolu... BoŞLuk dolu....
Nöbet geçiriyorum gene. İmdadıma yetişme azrail... Sen ölüm meleğisin ..Melek deyip geçmemeyi öğrettin sen bize... Melek deme....'o da can yakar' hatta 'can alır'......

Sorma dedi ses... Nöbetlerdeyim başım duman....