13 Ekim 2010 Çarşamba

Cem karaca şiirine yakın mesafede yazılarla boğuşma (ayrılık yakıştı)

Ölmek istiyordum bacak aralarıma sığınan bir hayat arasında ve dudaklarından akan kanlar hürmetine. Parmaklarının sessizlikte nasıl çıtladığını duyuyordum. Bir Cem Karaca şiirinde sessizce yazıyordum...
Ağlamıyordum göz bebeklerim büyüyüp küçülüyordu sadece ... Kimsenin okumayacağı satırları yazıyordum ve kanatıyordum aşkı boydan boya. Bir mesaj sesi bile bozmuyordu sessizliği. Durmadan yazmaya devam ediyordum İstanbul geliyordu aklıma ve ben İstanbulda denize bakarak üşüyordum. Gece yarısı martı konuyordu omzuma, o ağlıyordu benim yerime. Sanki yıllardır içime akıttığım gözyaşı onun gözlerinden akıyordu. Okuduğum kitabın sayfaları bana hep acı aşılıyordu. Kadınlar,kitaplar,çocuklar,kanlar,acılar ve edebiyattan bahsediyordu. Sanki  yıllardır içinde sakladığı öfkesini benim üzerime kusuyordu yazar. Ağlayamıyordum bile üşütüyordu beni süründürüyor, acıtıyor, unutulmuş sanılan aşklara tekrar göz attırıp kalbime soktuğum bıçağı içimde oynattırıyordu... Fahişelerin kadehlerini görüyordum uzaklarda. Bir dolup bir boşalan VE birazdan bacak aralarını kanatmak üzere kırılıp kesik camları saklanan kadehler... Hain İstanbul diyordum. Cem Karaca susturuyordu beni. Git diyordu ruhuma.... Psikiyatrlara küfür et.... Derman değil, yarana bir çizik daha atan güven dağlarına bağır... Şiirleri susturan yüzlere  tükür diyordu...


Ruhumla onun ruhu karışmıştı...


Öyle ya...


Giyindiğim ayrılık bana çok yakışmıştı...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder